Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

BAKAN BOZDAĞ: SAMİMİ OLAN, ´ŞARTSIZ, AMASIZ´ BİR ARAYA GELİR

BAKAN BOZDAĞ: SAMİMİ OLAN, ´ŞARTSIZ, AMASIZ´ BİR ARAYA GELİR

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Başbakan Ahmet Davutoğlu´nun dokunulmazlıkların tamamının kaldırılmasına yönelik yaptığı çağrıyı değerlendirerek, "´Biz bunu kaldırırız ama Anayasa´nın 83´üncü maddesini yeniden ele alalım veya bunu yapmak için şu konularda da

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Başbakan Ahmet Davutoğlu´nun dokunulmazlıkların tamamının kaldırılmasına yönelik yaptığı çağrıyı değerlendirerek, "´Biz bunu kaldırırız ama Anayasa´nın 83´üncü maddesini yeniden ele alalım veya bunu yapmak için şu konularda da adım atalım" demek, açık bir şekilde ifade ediyorum ipe un sermektir. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda samimi olmadığını itiraf ve ilan etmektir. Samimi olan şartsız, amasız, lakinsiz bir araya gelir" dedi

 
 
 

.

Adalet Bakanı Bozdağ, Yozgat´ta çeşitli açılış ve ekinliklere katılırken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Başbakan Davutoğlu´nun Meclis´te bekleyen 506 dokunulmazlık dosyası üzerinden siyasi partilere yaptığı dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik çağrısı ile ilgili Bozdağ, samimi olanların amasız ve şartsız bir araya geleceğini söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli´yi dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda samimi bulmadığını belirten Bozdağ, "MHP, Sayın Genel Başkanının yaptığı açıklamalara bakarsak, MHP bu konuda samimi bir yaklaşım ortaya koymuyor. Şu anda dokunulmazlıklarla ilgili Meclis´te bir konu var. Milletin bu konuda da bir talebi var. O zaman bütün partilerin bir araya gelip amasız, fakatsız, lakinsiz, ön şartsız mevcut dosyalarla ilgili dokunulmazlıkları kaldırabilirler. Buna engel bir durum yok. "Biz bunu kaldırırız ama Anayasa´nın 83´üncü maddesini yeniden ele alalım veya bunu yapmak için şu konularda da adım atalım" demek açık bir şekilde ifade ediyorum; ipe un sermektir. Esasında dokunulmazlıkların kaldırılmasını istemediğini üstü kapalı bir şekilde beyan etmektir. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda samimi olmadığını itiraf ve ilan etmektir. Samimi olan şartsız, amasız, lakinsiz bir araya gelir. Talep belli, yapılacak belli. Onu hep beraber yapmış oluruz" diye konuştu.

CEZA KANUNUNDA NETLEŞMİŞ BİR DURUM YOK

Türk Ceza Kanunu´nda terör ve terörist tanımı yeniden yapılacak mı? Sorusuna kısa cevap veren Bozdağ, "Türk Ceza Kanununda ve diğer özel ceza kanunlarında çalışmalarımız devam ediyor. Şuanda çalışmalar üzerinde netleşmiş bir şey yok ama bu konular da dahil diğer konularda çalışmalarımız sürüyor" dedi.

299´UNCU MADDE 90 YILDIR DEĞİŞMEDİ

Venedik Komisyonu´nun Cumhurbaşkanına Hakaretle ilgili 299´uncu maddenin kaldırılmasını istemesi konusunda da açıklamalar yapan Adalet Bakanı Bozdağ, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu´nun 299´uncu maddesi yaklaşık 90 yıldır bizim ceza kanunumuzda var. Sadece 2004´de ceza kanuna girmiş bir madde değil, bu maddenin muhtevası hiç değişmedi 90 yıldır aynı. Bundan önceki Cumhurbaşkanları için de aynı, sayın cumhurbaşkanımız için de aynıdır ve bu madde cumhurbaşkanının sahsına değil cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını koruyamaya dönük olarak konulmuş bir maddedir. Bu maddenin bir benzeri İtalya´da var, Fransa´da var, Avusturya´da var, Hollanda´da var, İspanya´da var, Avrupa Birliği´ne üye ülkelerin neredeyse tamamında var. Dünyanın pek çok ülkesinde de benzer maddelerin olduğunu görüyoruz. Ancak Avrupa Konseyi ilk defa Türkiye ile ilgili 299´uncu madde kapsamındaki maddeleri inceleme görevini Venedik Komisyonu´na verdi. Bildiğim kadarıyla Venedik Komisyonu´nun görevi sadece Anayasa ve Anayasa yapım süreçleri ile ilgili taraf ülkelere, hükümetlere görüş bildirmektir. Sayın Venedik Komisyonu Başkanı ile daha önce yaptığım bir görüşmede bana kendi görev alanlarını, görev sınırlarını sadece anayasa ile ilgili ve sınırlı olduğunu söyledi, başka konularına bakmayacaklarını ifade ettiler. Ama baktığınız zaman sadece 299´uncu madde değil, Türk Ceza Kanunu´nun 16´ncı maddesi, 301´inci maddesi gibi başka maddelerle ilgili de bir görev alanı genişletilmesini görüyoruz. Kendilerine sorduğumuzda bunu Avrupa Konseyi bize görev verdi diyorlar. Ben de buradan soruyorum o zaman siz Fransa´daki, Almanya´daki, Avusturya´daki, İspanya ve İtalya´daki 299´uncu madde ve benzeri düzenlemeleri incelemekle de Avrupa Konseyi tarafından görevlendirildiniz mi? Görevlendirilmediler. Avrupa Konseyi´ne de soruyorum, Türkiye´nin Cumhurbaşkanına sinkaflı küfürler yapmayı ifade hürriyeti kapsamında mı değerlendiriyorsunuz? İçinde düşüncenin en ufacık kırıntısı olmayan ama küfürleri içeren bir konuda bir görevlendirme yapıyorsunuz. Başka ülkelerle ilgili bu görevlendirmeyi yapıyorlar mı? Yapmıyorlar."

AVRUPA KONSEYİ KİRLİ ÇALIŞMALARA ALET OLUYOR

Avrupa Konseyi´nin bu konularda hassas olması gerektiğini ifade eden Bozdağ, şöyle devam etti:

"Buradan çok açık söylüyorum Türkiye´nin içinde ve dışında başta terör örgütü, paralel devlet yapılanması ve sayın cumhurbaşkanımıza ve AK Partimize karşı itibar suikastı yapanlar ve dışarıdaki destekçileri hep beraber 299´uncu madde üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımız hem içeride hem dışarıda yıpratmak için gayret ediyorlar. Avrupa Konseyi de Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük bu kirli oyunu oynayanların çalışmalarına alet olmuştur. Avrupa Konseyi bir ülkenin cumhurbaşkanının itibarını yok etmek isteyen, ona karşı algı operasyonu yapmak isteyen suç örgütlerinin veya kirli odakların propagandasında kendini kullandırmamalıdır. Venedik Komisyonu da Avrupa Konseyi de bu konularda hassas olmalıdır. Ortaya koydukları raporu biz Türkiye olarak kabul etmiyoruz. Bu rapor Türkiye´nin aleyhine hazırlanmış, Türkiye´nin cumhurbaşkanının saygınlığına gölge düşürmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek üzere hazırlanmış bir rapor olarak görülüyor. Venedik Komisyonu veya Avrupa Konseyi istediği gibi rapor yazma hakkına sahip değildir. Objektif olmak zorundadır, Türkiye Avrupa konseyinin en büyük altıncı destekçisidir, hem Avrupa Konseyi´ne Türkiye böyle bir destek sunacak hem de Türkiye´nin aleyhine her türlü faaliyeti Avrupa Konseyi destek verecek, onay verecek bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Biz tarafsız olmaya, objektif olmaya, hukukun içinde kalmaya, başka ülkelere nasıl bakıyorlarsa Türkiye´ye de öyle bakmaya herkesi davet ediyoruz. Hem Türkiye´ye taraflı bakacaklar hem Türkiye´ye şaşı bakacaklar sonra da bizden bu konularla ilgili farklı tavırlar bekleyecekler. Bunu ortaya koymamız söz konusu olamaz. Onun için bu rapor Venedik Komisyonu´nu mutlu edebilir, kendileri iyi bir iş çıkardık diyebilirler ama bizim açımızdan kıymeti yoktur." CHP, TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VERENLERE SAHİP ÇIKIYOR

Akademisyenler bildirisine imza atan 3 akademisyenin tutuklanmasına ilişkin soruya cevap veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu´nun tavrını eştirerek tepki gösterdi. Bozdağ, "Tutuklama konusunda ki takdir yetkisi mahkemeye aittir. Onda bizim söyleyecek bir sözümüz yoktur. Tutuklama konusundaki kararı herkes eleştirebilir, mahkeme kararları eleştirilmez diye bir kural da yoktur. Ama ben Sayın Kılıçdaroğlu´na buradan tutuklama kararına gösterdiği tepki gibi bu akademisyenlerin yaptığı açıklamaya bu açıklamanın içerisindeki görüşlere de tepki gösterip göstermediğini merak ediyorum. Benim bildiğim kadarıyla sayın Kılıçdaroğlu böyle bir tepki göstermedi. PKK terör örgütüne ve eylemlerine, teröristlere, manevi destek anlamı taşıyan ve bunu da çok açık bir şekilde her satırında gördüğümüz bir metne sayın Kılıçdaroğlu katılıyor mu, katılmıyor mu? Bu akademisyenlerin yayınladığı metnin altına Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı sıfatı ile imzasını atabilir mi atamaz mı? Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ni suçlayan terör örgütünü aklayan oradaki hendekleri, barikatları, tuzakları, askerimize, polisimize yöneltilen roketleri, bombaları, silahları, mermileri, şehitleri görmeyen ama her şeyi gördüğünü zanneden bu kişilere karşı siz gerçeğe neden körsünüz, gerçeğe neden sağırsınız, olup bitenleri neden terör örgütünün gözü ile aklı ile kulağı ile algılıyor ve değerlendiriyorsunuz. Biraz objektif olun, bu kadar olup bitenlerde terör örgütünün hiç mi suçu yok, hiç mi bir tane kusuru yok? Ankara´da gördük, Güven Park´ta onca insanımız şehit oldu, bunu şehit eden o akademisyenlerin destek verdiği terör örgütünün canlı bombasıdır. Kılıçdaroğlu´na soruyorum o zaman Merasim Sokak´taki canlı bomba, Güven Park´taki canlı bomba, Sultan Ahmet´te, başka yerlerdeki canlı bombalar var. O zaman bu bombayı patlatan terör örgütlerine, kalbi, fikri, manevi destek verenlerle, destek çıkarak acaba bu canlı bombayı patlatanlara da destek çıkmış olmuyor mu? Soruyorum bu canlı bomba ile ilgili eleştirileri Sayın Kılıçdaroğlu yaptı, o zaman bu canlı bombaları üreten, kirli iklimi büyüten, besleyenlere karşı da Sayın Kılıçdaroğlu söyleyeceği laflar olması lazım. Maalesef söylemiyor" diye konuştu.

BELÇİKA´DA SUÇLULAR YILLARCA HİMAYE EDİLDİ

Belçika hükümetinin terör örgütü mensuplarının fotoğraflarının yer aldığı bir sergiye izin vermesini çifte standart olarak değerlendiren Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:

"Her defasında söylüyoruz, terörün dini, milliyeti vatanı yoktur. Terör terördür. Nerede olursa olsun, kime karşı olursa olsun, hedefi ne olursa olsun, terörle uluslar arası toplumun birlikte ve dayanışma içerisinde mücadele etmesi lazım. Avrupa´da bir saldırı olduğunda ayağa kalkanlar, Türkiye´de benzer saldırılar olduğunda ayağa kalkmıyorlar maalesef. Paris´te bir saldırı oldu o saldırıdan sonda Paris´te herkes yürüdü. Ama dikkat edin Türkiye´de garın önünde, Merasim Sokakta, Güven Park´ta, Sultanahmet´te, Suruç´ta, pek çok yerde terör saldırıları oldu. Yüzlerce vatandaşımız bu saldırılarda hayatını kaybetti, pek çok insanımız yaralandı. Sadece taziye mesajları var, üzüntü mesajları var. Ama bu saldırıları yapan teröristlere dönük, hiçbirinde operasyonlar yok. Hukuklar işletilmiyor. Belçika´da başka ülkelerde de bu saldırıları yapan terör örgütleri, legal görünümlü bir takım yapılarla terör faaliyetlerinde bulunuyorlar. Dernekleri var, vakıfları var. Para toplayanları var. Türkiye tarafından yakalama kararı çıkartılan azılı teröristler, yakalama kararı çıkartılanlar, kırmızı bültenle arananlar oradalar. Ama Onların gözü önünde faaliyet yapıyorlar, hiç bir şey yapmıyorlar. Belçika´da da Fehriye Erdal yıllarca himaye edildi. Türkiye´nin yetiştirdiği çok değerli bir işadamını öldürmüştü. Ama baktığınızda ne yapıyorlar himaye etmiyorlar. İade etmiyorlar. Onlara bir çete gözüyle bakıyorlar. Terör örgütü gözüyle bakmıyorlar. Onun için buradan diyoruz ki, Avrupa´da ki dostlarımıza, ülkelere terör konusunda çifte standartlı olmayalım. Terör örgütü hangi örgüt olursa olsun. Hedefinde hangi ülke, millet, grup olursa olsun, ona karşı birlik beraberlik içerisinde olalım. DEAŞ nasıl vahşi canavar bir terör örgütüyse, PKK en az onun kadar vahşi canavar terör örgütü. DEAŞ nasıl kural tanımadan yaşlı çocuk herkesi katlediyorsa, PKK´da aynısını yapıyor. Güven Park´ta durakta bekleyen insanların hepsi sivil değil mi. Onun içinde çocuklar var, kadınlar var. Yaşlılar var. Gençler var. Onların bir günahı var mı. Durakta bekleyenlere gidip orada canlı bomba, onların hayatını yok eden terör örgütü bunu kabul edecek. Sonra siz kalkıp, terör örgütünün canlı bombalarını, askere polise kurşun sıkan teröristlerin resimlerini içeren bir sergiye izin vereceksiniz. Bunun adı çifte standarttır. Türkiye´ye karşı terör olursa bizim için bir sorun yok demektir. Bize karşı bir terör olursa hep beraber hareket edelim demek fevkalade yanlış bir durumdur. Umarım ki bu konularda daha fazla çifte standarta devam etmezler. İşbirliğine yanaşırlar. PKK terör örgütüne karşı kağıt üzerinde değil gerçekte operasyon yaparlar. Belçika hükümetinden beklentimiz bu yöndedir. Geçmişte üçlü bakanlar zirvesinde de biz bu konuları muhataplarımızla detaylı görüştük. Kendilerine Türkiye´nin görüşlerini ve taleplerini ilettik. Onlarda ilgileneceklerini söylediler. Ama bu görüşmeden sonra ortaya çıkan bu fotoğraf bizi fevkalade üzmüştür. İlgilenmenin böyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz."