Büyük bir kültürün ürünü olan ve 3 bin yıldır bu diyarlara baharı müjdeleyen Nevruz; bizlere toprağı, güneşi, bereketi, barışı ve kardeşliği müjdelemekte; hepimizin kardeş olduğunu, hepimizin aynı kökten geldiğini hatırlatmaktadır.
Orta Asya´dan Balkanlara kadar uzanan geniş coğrafya´da doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı, insanların birlik ve beraberliğinin pekiştiği Nevruz Bayramı´nın Anadolu´da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır. Öyle ki, ülkemizin en zorlu günlerinde düşmana karşı ölüm kalım mücadelesi sürdürülürken bile bu kutlamalardan geri kalınmamıştır.
Bayramlar toplumun dini ve milli inanışları ile geleneklerinden oluşmakta olup, ait olduğu kültürün toplumsal değerlerini yansıtır. Farklılıklarımız ve çeşitliliklerimiz, ortak kültür mirasımızı oluşturan zenginliğimizdir. Geçmişimizden günümüze büyük bir gururla taşıdığımız bu zenginlik, milletimizin birlik ve bütünlüğünü güçlendiren temel unsurlardan birini oluşturmaktadır.
Etnik kökeni, dili, inancı ve siyasi görüşü ne olursa olsun herkes, bu ülkenin ayrılmaz ve eşit vatandaşlarıdır. Bütün renkleri ve dokularıyla, bütün zenginlikleriyle bu memleket hepimizindir. Bu bilinçle, sahip olduğumuz birikimin en iyi şekilde korunması ve yarınlara aktarılması hususunda hepimize büyük sorumluluk düşmektedir.
Milletimiz, bir bütün olarak yaşayabilmek adına Çanakkale´de destanlar yazmış, Kurtuluş Savaşında imkânsızı başarmış bir Ülke olarak ?Yurtta Sulh, Cihanda Sulh? sözünden hareketle barışın ve huzurun tüm dünyada egemen olması ve yeni nesillere barış dolu bir dünya bırakılabilmesi için bıkmadan çabalarını sürdürmektedir.
Yüzlerce yıldır yakılan nevruz ateşiyle baharın gelişini kutlarken bunun dostluğa, mutluluğa, bolluğa, sevgiye ve paylaşıma vesile olmasını dilerim
